gezdim-gördüm-yazdım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gezdim-gördüm-yazdım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Kasım 2014 Çarşamba

Bir Yudum Gençlik Hasadı

Derler ki; ağaçlar kendilerine kral olmaları için zeytin ağacına giderler ve söylerler; "Bize kral ol." Ve zeytin ağacı cevap onlara verir; "Allah'ın ve insanın bende övdükleri yağımı bırakayım da, ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?" Böylece ağaçların krallığı reddeder, insanlara faydalanacakları yağını ve meyvesini sunmak için. O zamandan beri de insanlığın emrindedir, ölümsüz sayılabilecek uzunluktaki tüm hayatları boyunca...

Zeytinin ve mucizevi hediyesi zeytinyağının hikayesi böyle. Daha önce zeytini sofralarımızda, zeytinyağını yemekte, salatada, hatta sağlığımız için kullanırken de severdim, ancak zeytin hasadına gittikten sonra sevmek ne kelime saygı ile, bahşedilen nimet için şükürle yaklaşıyorum. Bu yüzden Yudum Gıda'nın davetlisi olarak katıldığım Ayvalık 10. Zeytin Hasat Şenliği çok farklı bir yerde benim için.


Yudum Gıda'nın, tarih boyunca hep sağlık ve gençlik kaynağı olarak kabul edilen zeytin ağacının hasat zamanını, bu gençlik ve sağlık kaynağını almak, onu hasat etmek olarak anlamlandırma isteği ile "Bir Yudum Gençlik Hasadı" adı altında topladığı etkinlik için sabahın erken saatlerinde yollara düştük. İstanbul-Edremit uçuşu ve sonrasındaki kısa otobüs yolculuğumuzun ardından sakin ve mavi Cunda'ya, çam ağaçları içerisindeki Ortunç Otel'e geldik. O güzel ortamı anlatmaya kelimelerim yetersiz kalıyor, ben muhteşem diyeyim, siz gerisini tamamlayın :)


Cunda'da zeytinyağı ve balık üzerine zengin öğle yemeğinden sonra Ayvalık'ın merkezindeki Şenlik Alanı'na gittik. Bu sene hiç olmadığı kadar ilgi görmüş şenlik, öyle söylendi. Şenlik alanındaki Yudum Gıda Standı'nda Ünlü şef Murat Bozok ile Özge Ulusoy'un birlikte hazırladıkları zeytinyağlı yemekler, şenliğe katılan ziyaretçilere ikram edildi. 


Şenlik sonrası otele dönüldüğünde, Yudum Gıda Pazarlama Müdürü Burcu Yaman, Ayvalık Fabrika Müdürü Ahmet Topçu ve Satış Müdürü Tansel Tunca, Yudum Gıda, zeytin ve zeytinyağı üzerine sorularımızı yanıtladı, bizleri bilgilendirdi. Dünyada zeytinyağı üretiminde 6. sırada olan Türkiye'de kişi başı yıllık zeytinyağı tüketiminin 1,2 kg. seviyelerinde olması (İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi lider üretici ülkelerde kişi başı tüketim yaklaşık 10 kg. seviyesinin üzerinde) malesef oldukça düşündürücü. Toplantı sonrası zeytinyağı tadımı gerçekleştirdik. Zeytinyağı tadımının nasıl yapıldığını, nelere göre değerlendirildiğini öğrendik, bir de "erken hasat"ın ne kadar güzel, ne kadar yoğun zeytin kokulu bir zeytinyağı olduğunu :)


Ardından Şef Murat Bozok'un bizler için hazırladığı akşam yemeğine katıldık. Zeytin Çorbası, pırasa eşliğinde Somon Konfit, zeytin ve patlıcan püreli Kuzu Küşneme, Ayvalık usulü patates eşliğinde Levrek Rezene ve son olarak da Bergamotlu Creme Brulee, Murat Bozok tarafından bizler için hazırlanan akşam menüsüydü. Favorim kesinlikle ve kesinlikle Bergamotlu Creme Brulee idi :) 

Ve hasat günü... Harika bir kahvaltının ardından ver elini Murateli Köyü. Köye vardığımızda Ayvalık'ın çevre köylerinden çocukların oluşturduğu  "Zeytin Çekirdekleri Korosu" bizleri karşıladı. Bir kalabalık, bir kuyruk, baktık ki keşkek-nohutlu pilav-ayran kuyruğu imiş. Köyün çevresinde bir tur sonrası, sıra geliyor "gençlik hasadı"na. Zeytin hasadı için bizler, bir tür çatala benzeyen özel motorlu alet kullansak da çoğu zaman zeytinler, sopa ile dalları sallanarak toplanıyormuş. Sonrasında yere düşen zeytinleri toplayan hanımlar giriyor devreye. O kadar hızlı topluyorlar ki yere düşen zeytinleri, 10 dakika içerisinde her bir sepet 5 kilonun üzerinde çekiyordu. Nereden mi biliyorum, topladıkları sepetler teker teker kantara çıktı, hanımlar birinciye bir altın hediyesi için yarıştılar. O gün herkes ellerinde zeytin dalları ile döndü hasattan, dallarında yeşilli, karalı zeytinleri ile...


Sonra da dönüş, bu kez İzmir'den. Ancak son bir kez Şeytan Sofrası'na çıkıp Ayvalık Adaları'na ve Midilli Adası'na el salladık, rüzgar bizleri yere çalmaya çalışsa bile :)   


Bir güzel "Zeytin Hasadı"nın ardından aklım erken hasat zeytinyağında, bir dikili zeytin ağacım Ayvalık'ta, mis gibi zeytinyağlı sabun kokusu burnumda, güzel anılarım Cunda'da, kısacası kalbim Ege'de kaldı :) Bu çok güzel geçen zeytinin kalbine yolculuk için öncelikle Yudum Gıda'ya ve herşeyi en ince detaylarına kadar düşünüp bizleri rahat ettirmek odaklı çalışan tüm Excel İletişim ekibine çok teşekkür ederim... 

26 Kasım 2010 Cuma

Mavi-Beyaz Kapılı Ülke: Tunus II

Gelelim Tunus'un turistik açıdan en otantik yerlerine, yiyecek-içeceklerine ve neler alabileceğinize, yani Tunus Bölüm: II'ye :) Kartaca harabelerine çok yakın mesafede, Endülüs Dönemi'ni en güzel şekilde yansıtan Sidi Bou Said Tunus'un en güzel, ve turistik açıdan en populer sayfiye bölgesi. Başkent Tunus'a hakim bir tepede kurulmuş bu tarihi kasabanın, dar sokakları geleneksel mavi-beyaz mimariyi en çarpıcı olarak hissedebileceğiniz bir yer. Duvarlarından, kapılarından kırmızı sardunyalar, fuşya rengi begonviller sarkan evleri ile tüm kasaba sokakları Tunus Körfezi'ne hakim manzaralı. Yat limanı, pekçok lüks yata ev sahipliği yapıyor.
Tunus'ta alabileceğiniz otantik hediyeliklerin başını zeytin ağacından yapılmış ahşap heykeller, masklar, ev ve mutfak eşyaları çekiyor. Diğer bir çok görülen hediyelik de mozaik taşlardan yapılmış küçük duvar panoları. Tunus'ta hangi medinayı gezerseniz gezin hemen hemen her dükkanda göreceğiniz figür "Hamsa Eli" (bizim deyişimizle Fatma Ana'nın Eli) Bizdeki nazar boncukları gibi şans, bereket, bolluk ve sağlık getirdiğine inanılan bu figürü anahtarlık, kolye, küpe, hatta seramik eşyalarda çok sıkça kullanıyorlar. Alışverişte mutlaka, ama mutlaka pazarlık yapın, tabii alacaklarınıza 5 kat fazla para vermek istemiyorsanız. Satıcılar öncelikle nereli olduğunuzu sorarak, ona göre fiyat belirliyor aklınızda bulunsun...
Tunus'un her yeri yasemin kokuyor. Hemen her yerde yasemin çiçekleri çok yaygın olarak yetiştiğinden ülkenin neredeyse resmi çiçeği yasemin olmuş haliyle :) Minik minik yasmein demetleri satan satıcılar özellikle Sidi Bou Said'de çok fazla, fotoğrafını çekebilmeniz için de yasemin demeti almanız şart :) Yaseminden yapılan sabunlar ve parfümler de güzel bir hediyelik olur kanaatindeyim.
Gezmekten yorulduğunuzda, yine bir sokak kahvesinin ahşap sandalyelerinde oturup, burnunuzda yaseminin baş döndürücü kokusu ile çam fıstıklı nane çayınızı yudumlayabilirsiniz. Nane çayı buraya özgü bir çay. Birinci bardak size çok güzel gelir, ancak ikincisini biraz zor içersiniz, nedense ağır geliyor. Çay bulanık ve epey tatlı, nedeni şekerin demliğe atılarak çayın demlenmesiymiş, yani ben daha az şekerli istiyorum deme şansınız yok malesef... Vee kına, ellerinizi ayaklarınızı sarmaşık veya çiçek desenleri ile donatmak isterseniz neredeyse her köşe başında içi kına dolu iğnelerle kına yakan kınacılar bulabilirsiniz.
Kuzey Afrika'nın İslami Başkenti ve Mekke-Medine-Kudüs'ten sonra İslam Dünyası'nın dördüncü kutsal kenti Kairouan (Kervan) Kenti, tarih boyunca gezginleri ve hacıları ağırladığı için bu ismi almış. Kentin başlıca geçim kaynağı el işçili ile yapılmış halı ve kilimler. Eskinin kervan yani konaklama yeri olduğu için geniş Aglebit havuzları görülmeye değer. Kuzey Afrika'nın en büyük camisi olan Okba In Nafa Cami, ülkede yapılan arkeolojik kazılarda çıkarılan Roma ve Bizans dönemi sütunlarının kullanımı ile inşa edilmiş eşşsiz güzellikteki bir cami. Ayrıca Peygamber Efendimizin berberi olan Sidi Sahab'ın türbesi de bu kentte, malesef türbe içerisinde fotoğraf çekmeye izin yok.
Cami tamamen toplama sütunlardan yapıldığından, herbir sutun kendine has bir desende, bir diğerinde aynı deseni görmek zor. Ek olarak caminin ana girişinin her iki yanındaki sütuna Hz. Muhammed (S.A.V.) ve Fatiha Suresi nakşedilmiş.
Bir diğer turistik şehir olan Sousse kenti de Arap mimarisini yoğun olarak yaşayabileceğiniz bir yer. Sousse gezinizi medinada alışveriş ve Büyük Cami ziyareti ile taçlandırabilirsiniz.
Tunus caddelerinde dolaşırken sürekli gördüğünüz hurma ağaçları ülkenin en büyük gelirlerinden biri. İri ve etli olan Tunus hurması tüm dünyaya ihraç edilen güzel bir hurma türü. Dalındayken parlak turuncu renkli olan hurma, olgunlaştıkça açık kahverengine dönüşüyor. Ağaçların altında olgunlaşıp dökülmüş ve hatta alınıp yenmiş hurma görmeniz olası.
Ve yemekler, ah yemekler... Malesef Tunus'un beğenmediğim tek yanı oldu, o da yemekleri. Fransız kültürünün etkisinde kalarak çiğe yakın az pişmiş sebzeli, neredeyse tüm baharatların karıştırılması ile hazırlanmış tavuk veya balık yemeklerini hiç beğenmedim. "Keşke her akşam kahvaltı çıkarsalar" diye hayıflandığımız yemekler en çok hayal kırıklığı yaratan kısımdı bizim için. "Kuskus" denilen salçalı bulgur üzerine serpiştirilmiş sebzeli yemekleri ile bir yere kadar idare edebilirsiniz. Tatlı olarak milföylü ve kremalı tatlılar ve pastalar, aradığınız otantik Tunus yemekleri nerede dedirtiyor malesef.
Kahvaltıda bol hamurişi, özellikle kruvasan krep ve omlet en çok sevebileceğiniz özellik olabilir. Fransızların meşhur kruvasanları ve krepleri o kadar yaygın ki, dışarı da adım başı sadece bunları yapan Kruvasan Shop'lara rastlayabilirsiniz.
Özellikle Kairouan Kenti'nin alamet-i farikası haline gelmiş "makrud" tatlısı, özellikle Bedevi kültüründe önemli bir yere sahip. Uzun süre dayanması ve enerji kaynağı olmasından dolayı, çölde seyahat eden Bedevi'ler için çok tutulan bir tatlı. İrmikten yapılan bir hamur içerisine hurma, incir, badem ezmesi gibi malzemeler konularak kızartılması ve şerbete atılması ile yapılan makrud, aslında çok da ağır bir tatlı değil. Kurabiye kıvamında, çıtır çıtır tadı ile 5 kilo aldık dersem tadı hakkında bir fikir sahibi olursunuz herhalde :)
Bizdeki muhammaraya benzer, kırmızı biberden yapılan ancak çok daha acı olan "harissa" Tunus Mutfağı'nın en önemli tatları arasında. Zeytinyağı ile biraz daha sulandırılıp başta kuskus yemeği olmak üzere pek çok yemeğin yanında sos olarak kullanılıyor. Sabah da dahil olmak üzere tüm öğünlerde harissa sos, acı biber turşusu, siyah ve büyük kokteyl zeytini servis masasının baş köşesinde bulunmakta.
Tunusluların herşeyi şekerli yemek gibi bir alışkanlıkları var. Bizdeki tuzlu fıstığın yerini Tunus'ta şekerli fıstık almış. Kabuğu ile beraber şekerlenmiş fıstıklar bazen antep fıstığı tozuna da bulunamış olarak da satılıyor. Denedim ve beğendim :) Fıstıktan yapılan helvaları da rengarenk ve güzel.
Aklınıza gelebilecek tüm turistik gezi aracını bulabilirsiniz. Yaklaşık süreleri 20-45 dakika arasında değişen bu hoş gezintiler için sadece 5 dinar gibi cüzi bir miktar ödeyebilirsiniz. Bu gezinti araçları bazen bir tren, bazen bir fayton, bazen bir deve, bazen bir fil! (Şaka şaka...) ve hatta bir korsan gemisi olabilir. Günlük tur olarak gezi yapabileceğiniz korsan gemisi çeşitli koylarda demirleyerek engin Akdeniz'de yüzme imkanı sunuyor.
Bizim gitmediğimiz, ancak daha uzun konaklamalı turlarda gidilen Douz ve Tozeur Kentleri de gerçek Berberi yaşantını görmek, Sahra veya Matmata Çölleri'nde safari yapmak için ideal. Sinema dünyasının ödüllü filmlerinden "Star Wars" ve "İngiliz Hasta" filmler ve bunun gibi göreni başka bir gezegen veya başka bir atmosferde geçtiğine inandırmak istenen çoğu film için Matmata Çölü doğal bir set olarak kullanılmış.
Vee tatilin sonu, bakalım başka nerelere yolculuk var sırada....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...